top of page

SEARCH RESULTS

Boş arama ile 398 sonuç bulundu

  • Karantina Günlükleri I Sessizlik Lütfen!

    Sessizlik lütfen! Silenzio per favore Sessizlik lütfen deliriyorum… Sadece takvim yapraklarının değişmediği bir dört duvar arasındayım şimdi. Okuduğum dergiler duvarıma yaprak yaprak sıralanırken içimdeki delilik artık tescilli bir şeklide odamın her köşesine  nakış gibi işleniyordu. Delirdiğimi hissediyorum bazen, hatta çoğu zaman! Karantina artık hayatımın bir parçasıydı ve inanın ki temiz deliriyordum. Kendimle geçinemiyorum! Söz geçiremiyorum kendime… İçimde biriktirdiğim koskoca bir suskunluk, dışımda ise fırtınalar esiyor. Bu yüzden sığamıyorum kendime! Bir anda bir çok şeye değiyor elim. Tutabildiğimce tutunduğum fotoğraflarım, soğuk kahvem, kitaplarım, kalemlerim ve başı boş yapraklarım arasında uyuyup uyanıyorum. Aslında değişen bir şey yok benim dışımda! Çok değişiyorum ama çok… Bu gönderiyi Instagram’da gör – huni takacak halimiz yok arkada yazıyor zaten! Bir de duygularınıza tercüman olayım dedim. #iorestoacasa Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (25 Mar, 2020, 12:50ös PDT) #karantinagünlükleri #quarantinelife #quarantineinfluencer #karantina #evdekal #quarantinesosyalmedia #instagrammer #dreamer #karantinagünleri #quarantinedays #iorestoacasa

  • Karantina Günlükleri I İyi Hissediyorum

    – iyi hissediyorum…. çünkü gökyüzü her zaman mavi. – mi sento bene… perche il cielo e blu. Günler hızla birbirini kovalarken artık içinde bulunduğum yalnızlığa pek alıştım… O kadar alıştım ki artık aynaya bakmaya bile ihtiyaç duymuyorum. Biliyordum! Zaman tüm yaraları iyileştirdi ve bu da geçecekti elbet. Her gün bu umutla uyuyor her sabah perdemi bu umutla aralayıp güneşi, yağmuru, rüzgarı… artık o güne ne ise kısmet onu alıyordum odama. Spotify modumu bile havaya göre seçiyor, günün aktivitesini bile ona göre belirliyordum. Bazen ise içimden hiçbir şey yapmak gelmediği oluyor, tüm gün yatak içinden çıkmıyordum fakat gene de iyi hissediyordum, alışıyordum. Neredeyse haber kanallarını zapping yapmıyor, twitter da son vaka sayılarına bile bakmıyordum. Açıkcası kendimi dinliyordum. Belki de eksik yanlarımı keşfediyor, yarım kalanlarımı tamamlıyor ve yaralarımı sarıyordum. Açıkcası kendimle o kadar meşguldum ki instagram’a bile fotoğraf atıp çıkıyor, kimin ne yaptığı pek umrumda olmuyordu. Yatağıma yayılan kitapları karıştırıyor gerekli gördüğüm yerleri kırmızı bir kalem ile çiziyor, özellikle gezi ile alakadar dergilere bakarak hayaller kuruyordum bulutların ötesine… Yani günlerim birbirinden pek farksız gibi olsada mutlu olduğum anlarım daha da fazlaydı kendimleyken bile… Yakınımda oturan biricik yeğenlerim bu dönemde en iyi gelen şeydi bana! Onlarla olmak, vakit geçirmek bir nevi yeniden doğmama ve bu hapis durumu unutmama sebep oluyordu. Uzakta olanlarım ise bir whatsapp tuşu kadardı. Bu süreçte bana en en en çok onların mutluluğu, boylarından büyük hayalleri ve düşleri iyi geliyordu. Zaten başka bir şeyin de önemi yoktu! … Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (31 Mar, 2020, 2:38öö PDT) #karantinafotoğraf #karantinagünlükleri #quarantinediaires #karantinagünlüklerim #karantina #karantinasanat #quarantineart #karantinaevhallerim #quarantinedays

  • Kitap önerisi: Nermin Bezmen Sır I Aurora'nın İncileri

    Merhabalar, Karantina günlerinde okumaktan keyif aldığım iki kitabı daha sizlere önermek isterim. Her iki kitabı yazmak istememin nedeni birbirinden ayrılamaz olmaları… Sır’ı okuyunca devamını da okumak isteyeceksiniz! Kitabın yazarı Nermin Bezmen, Sır kitabında 96 yaş gününde hayata gözlerini yuman Hüma, tüm çocuklarının, gelinlerinin ve bazı torunlarının huzurunda onlara bıraktığı hatıra defterinin sesli okunmasını belirttiği bir not bırakmıştır ve bizleri de içine çeken hayat serüvenini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir… İkinci kitapta arka kapaktaki tanıtım sözleri  ise şöyledir; New York’ta bir bankanın kasasında duran ikinci defteri bulmasını torunu Hüma’ya vasiyet etmiş ve ona tiyatro oyunu gibi  hazırladığı bir yolculuk armağan bırakmıştır. Şimdi genç kadın babannesinin sırlarının peşinde süresi, sonucu, dönüşü belirsiz bir serüvene başlamak üzeredir. Bildiği bir şey vardır. O da babannesinin şu sözleri: “Hayatını kendi seçtiğin gibi yaşarsan senin olur unutma!”Aurora’nın İncileri Nermin Bezmen’in Sır kitabında ustaca kurguladığı aşkla ,tutku ve cesaretle örülmüş bir hayatı bu kez torun genç Hüma’nın kendini keşfedişindeki yol haritasına dönüştürüyor. Sır’ın ikinci perdesi açılırken Hüma için de bilinmezlerle dolu bir yolculuk başlıyor. Beni hangi kitap daha  çok etkiledi diye soracak olursanız kesinlikle ilk kitap olan Sır derim. Hüma’nın yaşadıkları o kadar çarpıcı idi ki bazı yerlerde göz yaşlarımı tutamadım. Bir insanın bu acılara nasıl dayanabildiğini, hayata nasıl yeniden başlama gücünü bulabildiğini düşündüm. İnsanoğlu için hayat hep bir sürpriz hazırlıyor. iyi ya da kötü önemli olan her şeyi kabullenip kendini akışa bırakmak sanırım. Kötü olayların da yaşanması gerektiği ve onların başımıza gelecek güzelliklere giden yolda birer engel olduklarının farkına varıp hayata dair inancımızı kaybetmememiz gerekiyor. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değecek kadar güzelliklerle de dolu görmesini bilene… Keyifli okumalar dilerim Feyza Tanyolaç #kitapalıntıları #gününkitabı #nerminbezmen #karantinadakitap #kitapönerileri #sır #auroranınincileri

  • Kitap Önerisi: Kelebeğin Kaderi

    “Bir gün, küçük bir kozada minicik bir delik açıldı. O an kozayı seyretmekte olan bir adam, bedenini o minicik delikten dışarıya çıkartmak için çabalayıp duran ama onca çabaya rağmen bir arpa boyu yol alamayan kelebeğe çok acıyıp yardım etmeye karar verdi. Kelebeğin kozasındaki deliği genişleterek içinden çıkmasını sağladı. Ancak dışarı çıkan kelebeğin kanatları bedenine oranla küçücük, kupkuru ve buruş buruştu. Şaşıran adam, zamanla kelebeğin kanatlarının büyüyüp gelişeceğini umut ederek beklemeye başladı. Ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Çünkü hayat suyu kelebeğin bedeninden kanatlarına ancak kozadan çıkmak için çabaladıkça akabilirdi. Kelebek ömrünün geri kalanını, uçma hayalleri kurarak, kocaman bedeni ve küçücük kanatları ile sürünerek geçirdi. Hiç uçamadı. Adamın anlayamadığı, kelebeğin o küçücük delikten dışarı çıkmak için verdiği mücadelenin aslında o kelebek için gerekli olduğu idi. Çünkü bu, kelebeğin kaderini gerçekleştirebilmesi için, içinden geçmesi gereken Tanrı’nın bulduğu bir yoldu!” Herkese merhaba, Karantina günlerinde okuduğum beni en derinden etkileyen kitap oldu Kelebeğin kaderi… Bu süreç içerisinde okunacak daha oldukça kitap var. Kitabın yazarı Başak Sayan. Bu yazarın ikinci kitabı… İlkini de okumuş ve yine oldukça beğenmiştim ama bu eserinin yeri bende ayrı. Sanırım hayata uygulanabilirliği oldukça daha yüksek ve eğlenceli olduğundan. Kitabın arka kapağında yer alan yazıdan bir bölüm paylaşmak isterim sizinle. Modern dünyanın kahramanlarının sevmek, sevilmek, acı çekmek ihanete uğramak ve kendini keşfedip kaderini gerçekleştirmek yolunda yaşadıkları yoğun ve sarsıcı bir serüven Kelebeğin Kaderi. Tesadüflerin hayatı nasıl yönettiği ve aslına bakarsak hiç bir şeyin rastlantı olmadığı, her adamın ve her deneyimin yaşam yolunda birer basamak olduğuna dair epik bir anlatı, bir modern vakit masalı.Yaşamın karşınıza çıkardığı işaretleri ayrım etmeye, en derin acılarınıza başka gözle bakmaya ve tüm yaşadıklarınızın nedenini keşfedip kozanızdan çıkmaya hazır mısınız? Diye yazılmış satırlar.. Bu kitabı okumaya adım atmak meraktan, ama devam edebilmek ise bir seçimden ibaret bence. Kendini keşfetmek, olaylara başka açılardan bakabilmek ve de en önemlisi kendine karşı dürüst olabilmek harbiden cesaret isteyen olgular benim gözümde. Sizi bazen rahatsız edecek, zorlayacak ama ilerleme isteğinizi de kamçılayacak anlatılar ile dolu bu roman ve mutlaka bayağı değil… Ruhunuzu değiştirecek, ümit verecek, tüm güçlükleri atlatmayı denemeye hazır hale gelmenizi sağlayacak olabilir, şayet harbiden buna cesaretiniz, gücünüz ve isteğiniz varsa… Okumaya devam ettikçe o gücü kendinizde hissetmeye başlamış olacak ve sizler de bir başlamak isteyeceksiniz.İnsanın gücünü, benzer acılara karşın hala nasıl direnme ve hayatta kalma gücünü bulabildiğini düşünüp sorgulamaya başlayacaksınız, şayet hayatınızda şimdiye kadar bunları sorgulamadı iseniz… En başından sonuna kadar temponun hiç düşmediği ,ve tam can alıcı yerde diğer karakterlerin hayatını anlatmaya geçildiği, olağan dışı ve harekete geçiren bir eser olmuş. 572 sayfanın her satırı mutlaka okumaya değer. Ruhunuza iyi gelecek bu romanı okumanızı ısrarla öneririm. sevgilerimle, Feyza Tanyolaç #başaksayan #kitapsözleri #kitapalıntıları #kitapyorumu #kelebeğinkaderi #kitapyorumları #karantina #gününkitabı #karantinadakitap #covid19 #kitap #evdekitap #kitapönerisi

  • Günün Menüsü: Kuru Fasülye + Pilav + Cacık

    Türk mutfağını denince mutlaka kuru fasülye gelir akla… hemen hemen her mutfakta pişirilen kuru fasülyenin yanında olmazsa olmazı mis gibi tane tane pilavı ve bir de mutlaka cacık gelir! Hem içinde bulunduğumuz ramazan hem de karantina günlerinde anne lezzetini özeleyenler için vazgeçilmez lezzetlerimizden olan kuru fasülye, pilav ve cacık tarifimle karşınızdayım. Tarif nerede diye soracak olursanız altta videosunu paylaşıyorum! Bu arada kanalıma abone olmayı ve videoyu da beğenmeyi unutmazsanız çok sevinirim. şimdiden afiyet olsun. #yemektarifi #cacıktarifi #gününmenüsü #kuru #pilavtarifi #neyesek #cacık #kurufasülyetarifi #nasılyapılır #nefisyemektariferi #kurufasülye #türkmutfağı #pilav

  • Karantina Günlükleri I Öyle Yalnızım ki

    – artık özgürüm. öyle yalnızım ki . . . Karantina günleri hızla geçiyor. Daha önce alışık dahi olmadığım şeylere alışıyor ve her geçen gün kendimi keşfe çıkıyordum. Açıkcası her günüm boş olduğundan zaman ayırabileceğim çok şey oluyordu… Bir günde tam sezon izlenen diziler, artık raflarda değilde yatağıma savrulmuş kitaplar ve içimdeki sanatçı ruhum. Oysa kendimi hiç bu kadar tanımamıştım. Şehrin kaosu içinde zaman geçirirken insanın kendini pek tanımadığını ve kutularını açmadığının farkına vardım…. Her gün farklı uğraşlarımın dışında hemen hemen aynı geçiyordu, sabaha karşı uyumaya alışkın ruhumu ise uyku modunda dinlediğim olumlamalar ile ödüllendiriyordum. Evet, günler hızla akıp gidiyordu! Artık takvimler 29 Martı gösteriyordu. Anlamadan geçen günler bir bakıma iyiydi, oysa bazı günler daha da hızlı geçtiği kanısındaydım üstelik. Duvara yaptığım çalışma yerini bir kenara atılmış resim defterine bırakmıştı. Çünkü içinde bulunduğum yalnızlığımın en büyük ilacı olacaktı! Büyük bir huzurla karalamanın keyfini sürecektim… İnsanın içinde olduğu durumu ifade edebilmesi sanattır. Yoğurduğunuz hamur, çizdiğiniz bir resim, gökyüzüne bakış şekliniz, bestelediğiniz müzik, hatta söylediğiniz laf. Aslında yaşamak bir sanat! Beni Sesimden Dinleyin… Aslında Karantina döneminden önce podcast yayını yapmaya başladım fakat burada sizinle şimdiye kadar paylaşmadım. Bu vesileyle, karantina dönemindeki son podcast’imi de size takdim edeyim. Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (24 Nis, 2020, 3:46öö PDT) Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (25 Mar, 2020, 12:50ös PDT) #birgünüm #onurollstyle #pencildraw #karantinagünlükleri #ÖyleYalnızımki #onurerol #podcast #resim #evdekal #blog #karantinadasanat #birhikayemvardı #karakalem #sanat #drawing

  • Karantina Günlükleri I Zorlu Sürecin ilk Günleri

    Her şey bu blog yazımdaki fotoğraflardan öncesinde başladı… Henüz kötü bir sürecin bizi beklediğinden habersizdik. Wuhan’daki Korona Virüs salgınını sosyal medya ve haber kanallarından görmeye başladığımızda olayın ciddiyetinin hemen hemen farkında değildik. Günlük yaşamımıza devam ediyor ve ülkemiz sınırları içerine dahil olabileceğini aklımızdan bile geçirmiyorduk. Öncelikle İtalya, ondan sonra İran, İspanya ve ABD derken tüm dünyayı etkisi dibine almaya başlayan korona virüsü ne yazık ki ülkemiz sınırları içerine de girmiş oldu. İlk etapta benim şeklinde bir çok kişi sokağa çıkma yasakları henüz başlamadan kendisini izole etmeye başlamıştı. Türkiye’de ilk vakanın 11 mart ayında görülmeye başlamasının ardından kapanmaya başlamış olan restoran, kafe ve alışveriş merkezlerinden sonra olayın ciddiyetini daha da anlamış olduk ve içinde bulunduğumuz bu karantina dönemine girmiş olduk. Önümüzde Büyük Bir Belirsizlik… Karantinanın başlamasıyla bir hepimiz işini evine taşımaya başlamıştı önümüzde halen devam etmekte olan büyük belirsizlik korkuya dönüşse de yaşamın bir halde devam ettiğiydi… Artık ekmeklerimizi evde yapmaya, hayatında yumurta bile kırmayan kişilerin ellerinden maharetler dökülmeye ve hatta sporla alakası olmayan bir çok kişi bile evde spor meydana getirmeye başlayacaktı. Karantina Günlüklerim Kendimi izole etmeye başladığımda tarih 18 Mart’ı gösteriyordu. Gerek kendi çevremi gerekse takipçi kitlemi bilinçlendirmek için bu süreçte paylaşmış olduğum ilk fotoğrafım buydu… Hem sosyal mesajı tam vermek hem de geniş kitlelere ulaşmak için içinde bulunduğumuz acil durumu anlatacak bir fotoğraf ve iyi bir şekilde geniş kitlelere ulaşmak için belli etiketleri kullanmıştım. ( nereden bilebilirdik ki bu etiketlerin uzun süre üzerimize yapışacağını…) Aradan geçen 3 gün sonrasında ev içinde yapacak pek bir şey bulamıyordum. Önümdeki belirsizlik ve bir şey yapamama önümde çığ gibi büyürken  sıkıntılı bir sürecin içinde kayboluyordum. Derken… Bu can sıkıntısına iyi gelecek şeylerle uğraşmalıydım! Hem ruhuma iyi gelecek hem de beni anlatacak ve benden izler olacak aynı zamanda içinde bulunduğumuz bu zorlu süreci anlatabilecek şeyler yapmalıydım. İlk olarak eski dergi yapraklarını birbirine yapıştırmakla işe koyuldum. Sonra onları son derece boş olan bir duvara yapıştırdım ve içimde ne varsa karalamaya koyuldum. Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (22 Mar, 2020, 2:28öö PDT) Sonuç olarak ortaya çıkan işten son derece mutlu oldum. Üstelik bunu bir de canlı yayında yaptım. Evet tam olarak buydu ama dahası vardı…. Yukarıdaki fotoğraf karantina kapsamındaki ilk eserim diyebilirim. ilki diyorum çünkü bu duvara başka bir çalışma daha yaptım.. ( sonraki postlarda göreceksiniz) İçimdeki sanat aşkı bu dönemin geçmesine ve bir nebze olsun beni uzak diyarlara yolculuk ettiriyordu. Belki şanslıydım çünkü baya bir yeteneğim vardı ve bu pandemi döneminde bana en iyi gelen şey de buydu! Ah! Bir de tabii ki yemek yapmak… Yukarıda belirtmiştim bu süreç bizi ‘kendi ekmeğimizi yapmaya kadar zorladı diye’ ben de tabii ki ekmeğini kendi yapanlardandım fakat mutfak işi sadece ekmekle sınırlı kalmayacaktı… Çünkü karantina günlerim yeni başlıyordu. ve hikayem baya uzun olacaktı… #art #youtube #karantinagünlükleri #quarantinelife #karantina #karantinadasanat #video #pandemi #quarantineart #evhalim #pose #evdevaktimnasılgeçiyor #sanat #karantinaevhali #quarantinedays

  • Karantina Döneminde Bağışıklık Sistemimizi Güçlendirecek içecek Tarifi

    Herkese merhaba, evde karantina altında kaldığımız şu günlerde hem koronavirüs’ten korunmak için hem de diğer hastalıklara direncimizi artırıp güne dinamik başlamak ve bağışıklık sitemimizi kuvvetlendirmek için bol bol taze meyve ve sebze tüketmeliyiz. Arzu edenler de benim gibi bunların suyunu çıkarıp içecek olarak da tüketebilir! Ayrıca içerisine bolca zencefil ve zerdeçal ilave ederek hem hücre yenilenmesine hem de bağışık sisteminizin güçlenmesini sağlarsınız. Hala abone değilseniz kanalıma ABONE olmayı, zili açmayı unutmayın. Sizinde farklı tarifleriniz varsa yorum kısmına ekleyin. Kanalıma ABONE olmak için tıklayın! #bağışıklıkgüçlendirici #karantinagünlükleri #sebzesuyutarifi #tarif #sağlıklıyaşam #detoxtarifi #İmmünSistem #sebzesuyufayfaları #içeçektarifi

  • Erkekler İçin Mont Önerileri

    ERKEKLER İÇİN MONT ÖNERİLERİ Herkese merhaba arkadaşlar, uzun bir süredir blog sayfamda erkek moda ve stil önerilerine yer vermediğimin farkına vardım ve bugün biz erkeklerin kombinlerinden olmazsa olmazı montlarla ilgili bir yazı yazmaya karar verdim. Konu mont olunca şüphesiz hepinizin aklına kışlık  bir giyim gelebilir, fakat montlar özellikle mevsim geçişlerinde, sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinin de en önemli parçalarındandır. Mont alırken ben nelere dikkat ediyorum? Gerek günlük gerekse spor mont alırken dikkat ettiğim konular var. Öncelikle kendi giyim tarzıma uygun bir model seçmeye özen gösteriyorum. Bunun içine renk seçimlerimi de katınca kafamda nasıl bir mont istediğim aslında oturmuş oluyor. Tabii ki her şey bunlarla yeterli değil. İkinci olarak hangi mevsim için arayışım mevcut, günlük kullanım için mi arıyorum yoksa oluşturduğum kombinleri destekleyecek bir arayışım mı var şeklinde sorgulama yapıyorum, buna uygun kalıp ve modelleri inceliyorum. Özellikle tercih edeceğim mont için mutlaka rahatlık benim için çok önemli! Sıcak tutabilme ve terletmeme özelliği, su geçirmezliği, fonksiyonel oluşu, dayanıklılık ve en önemlisi kesiminin dar olması gibi detaylar geliyor. Tüm bunların dışında tabii ki kendi tarzıma uygun renk seçimi de tercih edeceğim montu belirlememde yardımcı oluyor. Mont Kombinlerimi Nasıl Oluşturuyorum? Günlük olarak rahat giyinmeyi tercih ediyorum.  Jean üzerine mevsim şartlarına göre değişkenlik gösteren t-shirt, gömlek veya triko tercihimdir. Bu yüzden mont modelleri renk tercihlerim de  genel olarak daha yumuşak havalarda açık renk ( bej, soft yeşil ve mavi ) tonları tercih ederken daha sert geçen mevsim şartlarında ise koyu tonlar olarak değişkenlik gösteriyor. Sezonun Trend Mont Renkleri Neler? Her yıl olduğu gibi bu yıl da haki, bej ve lacivert tonları yine gündemde! Modası geçmeyen renk tercihleri olarak bu tonlara mutlaka dolabınızda yer açmayı ihmal etmeyin. Sizin için 3 farklı kombin önerisi hazırladım. Hem daha anlaşılır olsun hem de görsellerle ne anlatmak istediğimi daha net bir şekilde pekiştireyim. Sarar’ın bahsettiğim renklerdeki montları tam da sizinle paylaşmak istediğim gibi… Sarar’ın bahsettiğim renklerdeki montları tam da sizinle paylaşmak istediğim gibi… İlk kombinimde, rengini çok beğendiğim Sarar bej montunu yarım boğazlı bej triko ile kombinleyip, son olarak bu iki renge uyacak gri kumaş pantolon tercih ettim. Özellikle ilkbahar için bence ideal ve son derece şık bir kombin. İkinci kombinim, gün içinde işlerinizi halledip akşam saatlerinde bir davet veya yemekte boy göstermelik daha elegan bir kombin! Burada yine Sarar’ın lacivert montunu, beyaz üzerine lacivert çizgili bir gömlek ve lacivert kumaş pantolon ile kombinledim. Bordo ve yeşil uyumunu çok seviyorum! Sonuncu kombinimde, Sarar haki yeşil montu polo yaka bordo tişört ve Jean ile kombinledim. Son derece sportif ve enerjisi yüksek bir kombin oldu ne dersiniz? Evet arkadaşlar bir blog postunun daha sonuna geldik. Umarım sizin için aydınlatıcı bilgiler paylaşmışımdır. Siz de bahsettiğim örnekler gibi kombinler oluşturmak istiyorsanız, Sarar Erkek Mont modellerini inceleyin ve dolabınızda onlara mutlaka yer verin. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, Sevgiler, Onur Erol #mont #erkekmont #sararceket #sararmont #trendmontrenkleri #moda #sarar #erkekstili #alışveriş #ERKEK #kombin #montkombinleri #ERKEKLERİÇİNMONTÖNERİLERİ #montönerileri #erkekmodası

  • Kitap Önerisi: Turabdin'in Çocukları

    Herkese merhaba. Bugün sizlere yeni okuduğum bir kitapla geldim. Süleyman Fırat’ın kaleme aldığı Turabdin’in Çocukları. . . Kitap oldukça çok sayfalı ama sürükleyici bir anlatımı var. Eğer Mardin’de bulunduysanız biliyorum ki size ayrı bir keyif verecek. Sayfalar arasında gezinirken sanki kaldırımlarda ruhunuzun sesini duyar gibi … Turabdin’in Çocukları… Romanda birkaç bireyin hikayesi anlatılıyor. Birbirleriyle yolları kesişenler, bu kesişmeler sonucunda kendini tanıyanlar ve önyargıları… Kısacası bu kitapta hepimiz kendinden bir koku bulacaktır. Ben de bir eğitimci olarak romandaki eğitime değiniş tarzını fazlaca beğendim. Evet bir ihtimal de bir düş fakat her reel aslına bakarsan bir düşten doğmaz mı? Beni oldukça etkileyen Mardin’de geçen hikayeye tesadüfen toplumsal medyada rastladım. Okudukça beni içerisine aldı, birtakım yerlerde gülümseme, bazı yerlerde ise hüzünlenmeme hatta ara sıra de kızmama neden oldu… İnsanın ne oldukça haksızlıklarla boğuşmak zorunda kaldıkları, değişik coğrafyaların hayata bakış açılarını bilsem de daha net şekilde görmeme sebep oldu. Romandaki öğretmenin hem kendi ile hem toplumla hem de tahsil adına verdiği mücadeleyi okumak da kendinizi sorgulamanıza acaba ben ne yapardım diye kendinize sorular sormanıza neden oluyor. Mardin’e gitmediyseniz bile bu romanı okuduktan sonra içinizde oralarda olma isteği uyanıyor. Karakterlerden en çok Güldem hoşuma gitti.Kendi kendine sorguları, eğitim adına fedakarlıkları dik durma çabaları ve ne olursa olsun sonunda kendini bulması… Diğer bir karakter olan Mustafa’nın da sırrını ilerledikçe öğreniyor, yaptıklarına kah seviniyor kah üzülüyorsunuz başına gelenlere… Mardin’deki evlatların hayatlarını okudukça is hayata yararlı olabilme çabalarını, bunların bazen nasıl engellenmeye çalışıldığını, fakat her şeye karşın vazgeçmemeleri, değişik yollar bulma çabalarını okurken gözlerinizin dolmasına engel olamıyorsunuz.. Sizlere de kesinlikle öneri ettiğim bu hikayenin ümit ederim devamı gelir ve ben de keyifle okurum. Hepinize iyi okumalar dilerim. Feyza TANYOLAÇ #mardinturabdin #kitapsözleri #kitapalıntıları #tapblogu #gününkitabı #hitapönerisi #neokusam #kitap #mardin #k #kitaptavsiyesi #TurabdininÇocukları

  • Kitap Önerisi : Kehanet Vaatleri

    Herkese uzun bir aradan sonra merhaba arkadaşlar, bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde hepimiz evlerimize kapanmış durumdayız. Umarım kısa zamanda tekrar düzgüsel yaşamımıza gireriz ve bu corona virüs etkilerinden de kurtuluruz. Evde kaldığımız bu süreç içerisinde kim bilir bir tamamımız okumadığı kadar kitap, izlemediği kadar dizi izliyordur. Kendimden misal verecek olursam ben şahsen öyleyim. Bir elimde kitap fonda sevdiğim şarkılar ve geri kalan zaman dilimimde ise dizi için netflix 🙂 Bugünkü postumda size geçtiğimiz haftalarda okumaya başladığım ve mevzusuna kendimi kaptırıp 2 günde bitirmiş olduğum bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Gerçi beni instagram’dan takip edenler oldukça iyi biliyor ki hikayelerimi elimde bu kitapla sonlandırmışlığım var :)Bugün size bahsedeceğim kitap Feniks yayınlarından çıkan M. S. Asherson imzalı Kehanet Vaatleri kitabı . . . Kitabı elinize aldığınız andan itibaren bambaşka bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol | #EvdeKal (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (7 Nis, 2020, 2:05öö PDT) #kehanetvaatleri #karantinagünlükleri #kitapalıntıları #öneri #kitabı #karantina #evdekal #karantinadakitap #kitapönerileri #kitapokuma #günün #kitap #kehanetvaatlerikitabı

  • Kitap Önerisi: Aşkımız Eski Bir Roman

    Herkese merhaba, Sizlere bugün Ahmet Ümit’in son kitabı Aşkımız Eski Bir Roman ‘dan anlatmak istiyorum. Alıştığım tarzda tek bir kitapla karşılaşmadığıma üzüldüm..Kısa öykülerden oluşan, tekrar Ahmet Ümit polisiye tarzında fakat keyfi damağımda kalan bir kitap oldu… Sonradan duydum ki yeni roman bomba gibi geliyormuş, Sayın Ümit müjdeyi verdi ve tüm sevenlerine duyurulur 😉 Bu kısa öyküler yeniden Ahmet Ümit polisiyeleri tadında bir çırpıda okunuyorlar. Sadece bitince eee hemen sonra diyor okuyucu… En azından ben dedim 🙂 Edebiyat bazen oldukça tehlikeli olabilir. Anna Karenina, Madam Bovary, Esmeralda ve daha birçok kadın roman kahramanı… Bu görkemli kadınlara ulaşmaya çabalarken, önce doğru düşünme yeteneği sonra da yaşamını yitiren bir adam… Kimsenin önemsemediği overlokçu bir kızın cinayeti bile mühim sırlar içerir. Katil ve maktul apaçık ortadaymış gibi görünse de hakikat fazlaca derinlerde gizlenmiş olabilir. Ama ne kadar gizlenirse gizlensin, Başkomiser Nevzat gibi vicdanlı polisler olduğu sürece karanlık aydınlanacak, adalet ne olursa olsun yerini bulacaktır. Aşk hiçbir zaman masum değildir. Petersburg’un soğuğundan, İstanbul’un sıcağına gelen bir Rus bilim insanı. İstihbarat servislerini birbirine düşürecek kadar gizemli bir kayboluş. Mutluluğu ararken kendini ölümün kıyısında bulan biçare bir aşık… Cinayetleri çözmek için sadece aklından ve deneyimlerinden değil, yaralı yüreğinden de güç alan Başkomiser Nevzat, bir ihtimal de en oldukça bu nedenle ayrılıyor benzerlerinden, belki de en çok bundan dolayı seviliyor, okunuyor ve hatırlanıyor. Aşkımız Eski Bir Roman, onun bu sıkıntılı serüveninde yepyeni bir halka… Diye betimlenmiş… Akıcı üslubu merak uyandıran sürükleyiciliğiyle birkaç saatte kolaylıkla bitireceğiniz bir öyküler kitabı…Gelecek romanı sabırsızla beklemenize neden olacak bir ara sıcak benzer biçimde düşünün 😉 Baş komiser Nevzat, ancak cinayetleri çözmekle kalmıyor insan ruhunun derinliklerine iniyor.Kitabımızda yeniden alışık olduğumuz dozlarda aşk, arkadaşlık, espriler de serpilmiş…Tam tadında bir yaratı çıkmış ortaya… Diğer kitaplarıyla kıyaslarsam katili bulmak bu kitabında daha kolay..Belki de bunda kısa öyküler olmasının payı vardır, diğer romanlar uzun ve detaylar arttıkça katili bulmak da bir o kadar karmaşa hal alıyor. Siz de benim şeklinde bir Ahmet Ümit hayranı iseniz ve gelecek romanına bir ara sıcak almak dilerseniz bu öykü kitabını da okumadan geçmeyin derim. Feyza TANYOLAÇ #kitapalıntıları #kitapyorumu #AşkımızEskiBirRoman #evdekal #kitapoku #evdekalkitapoku #kitap #yorum #kitapönerisi #ahmetümit

© 2024 by Onurollstyle.co. 

bottom of page