top of page

ONUROLLSTYLE BLOG




Herkese iyi haftasonları,


İstanbul’da baharı tam olarak yaşamasakta meyve ağaçları çoktan çiçeklendi, topraktaki bitkiler filizlendi yağan bereketli yağmurlarla Türkiyenin her semt pazarlarında yemyeşil otlar kendini göstermeye başladı.

Fakat gerek şifalı gerek ise birbirinden leziz otları en çok bulacağımız bölgelerden biri olan Ege’de daha çok…

Alaçatı Ot Festivali bu yıl 8. kez düzenlendi ve ben de her yıl olduğu gibi bu yılda o muhteşem atmosferin içinde otların rüzgarına kaptırdım kendimi…

Her geçen gün organizasyon biraz daha büyürken artık Alaçatı sokakları bu festivale dar gelir oldu ve bu yıl festival alanı kat ve kat daha büyütülerek hem daha keyifli hale getiridi hem de birçok yerel üreticiyi festival’de alıcı ile buluşturdu.


Orada geçirdiğim 2 gün boyunca pazarları tek tek gezmekle kalmadım her zamanki gibi Alaçatı’nın altını üstüne de getirdim ve birbirinden güzel karelerin bir kısmını instagram hesabımdan yayınlasam da bu post için sakladıklarım da vardı elbet!

Alaçatı rüzgarının esintisine kapılmanız dileğimle…

Sevgiler Onur, 
























 
 
 

Herkese tekrardan merhaba!

Geçtiğimiz haftalarda hem Alaçatı’da Ot Festivali hem de Adana’da Portakal Çiçeği Festivali yapıldı. 

Ben de ilk olarak Alaçatı’ya oradan da Adana ya doğru yol aldım. 

Alaçatı Ot Festivali’ni daha önceden de bildiğim için orada sadece 2 gün bana yeterliydi bu yüzden de hem Adana’yı keşfetmek hem de neymiş bu ‘Portakal Çiçeği Festivali’ bunu görmek için yolumu ve bir kaç günümü orada geçirme kararı aldım. 

Bu yüzden de ilk olarak Portakal Çiçeği Festivalini kaleme alıp hem de yeni keşfettiğim Adana hakkında birşeyler yazmak istedim. 


Öncelikle şunu söyleyerek lafa gireyim!  Adana’yı sanırsam kafamda çok fazla büyütmemekle ne kadar büyük hata yaptığımı size söylemem gerekiyor. 

Daha gitmeden önce takındığım ön yardılarımın hepsi oraya adımımı attığım anda sona erdi. 

NE GÜZELSİN ADANA



Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (8 Nis 2017, 04:16 PDT)


İstanbul gibi büyük ve metropol bir şehirde yaşayınca diğer şehirler insana biraz ufak, gelişmemiş geliyor. 

Bir çok şehir gezdim ve gidip gezme fırsatını yakalayınca da bu fikirlerimin hepsi tamamen çürüyor ki Adana’da bu fikrimin tamamen değişmesine neden oldu. 

Bir şehrin insanı bu kadar modern, kafeleri, restoranları ve gece kulüpleri bu kadar renkli olabilirdi bunu gördüm yani. . . 

Orada karşılaştığım manzara buydu!  İnsanları son derece cana yakın, yardımsever ve hakikatten modern. 

Evet, Alaçatı zaten bilindik hem yazlık hem de modern olabilmesi çok doğaldı ama koca bir şehrin bunu içinde barındırıyor olması benim için çok önemliydi! 

Yemeyi ve içmeyi hiç bahse sokmadan konuşursak gerçekten benden tam not aldı Adana ve Adanalılar. 


Gelelim yeme içmeye. . .

Adana’da birçok yeme içme mekanı var bunlar istanbul gibi büyük şehirlerdeki ile yarışacak hatta bir tık yukarı çıkabilecek yerlerdi. 

Yani çok modern ve karma bir şehrin içinde yaşayınca nasıl olurda Istanbul’da bu gibi şeyler yapılmazı düşünmedim de değil. 


Örneğin bizi ağırlayan ve herşeyimiz ile ilgilenen Next Republic gibi ama tüm bunların dışında bir şehri veya ülkeyi gezerken her zaman doğal ve oraya has son derece salaş ve doğal yerlerde görme derdinde olduğumdan dolayı Adana bu konuda bence en doğru yerdi!

Sabah kalkıp nerede tezgah açtığını bilmediğin bir börekçiyi kovalamak.


Ne alaka ise Adana’da Meşhur Muzlu süt ve yanında sabahın o saatinde veya herhangi bir saatte yiyeceğin tostu ile bir büfe…


Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (8 Nis 2017, 02:24 PDT)

Adana Kebabına biz dışardan olduğumuz için öyle diyoruz orada sadece kebap deniyor. 

Ve iyi kebap için sizi kapıda karşılayacak arabanızı çekecek valeler falanda beklemeyin. 

Son derece rahat bir sokakta bir otoparkın içinde o mükemmel lezzete masanızın üzerine serilmiş birkaç kağıt parçası üzerinde erişebilirsiniz. 


Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (8 Nis 2017, 09:51 PDT)









Tatlı mı dediniz? 


Yahu Yedik eğlendik ve tam dönüyoruz hava alanına doğru yoldayız tam son dakika uçağın kalkmasına ramak kala sevgili Murat son dakika golü atıyor!  İstanbul’la doğru yol almadan evvel bizi ismini hatırlamıyorum bir sokak içerisinde bir yere götürüyor ve diyor ki utanmadan burayı görmeden sizi Istanbul’a yollamayacağım. 




Ve herneyse biz o sokağa varıyoruz. Sıradan bir dükkan içerisine giriyoruz. 


O da ne sıradan bir baklava dükkanı her neyse zaten tatlı sevmem Ayşegül ile kendisi yer diye umut ederek oturuyorum. 


2 porsiyon kadayıf söyleniyor ve masaya geliyor. 


Ayşegül büyük bir iştahla Kadayıfını yerken ben bir taraftan acıyarak bakıyorum. 


Yani oldum olası tatlı sevmeyen biri olarak normaldi bu düşüncelerim. 

Onun ısrarı ve mekana ayıp olmasın diyerekten bir instagram hikayesi için ağzıma bir lokma atıyorum…

O da ne? Ben ki Onur, normalde bu kadar tatlı yemeyen biri olarak bu sefer cidden çok yanılmışım ve büyük hata yapmışım

Bu Tatlı bir enfesss! video ise altta. 🙂





Ya altta gördüğünüz kabak tatlısına ne dersiniz? Bunların hepsi işte Doğan Kaymaklı Kadayıf’ta ve orası da Adana’da!!!


p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; text-align: center; font: 12.0px ‘Helvetica Neue’; color: #454545}

 
 
 


Herkese selam olsun.

Yıl boyunca yeni yerler keşfetme isteğiyle yanıp tutuştuğumu bilmeyen yoktur sanırsam?

Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı olsun, uzun yada kısa kaçamak tatiller bile her insanı rahatlatıyor.

Benim de hem işim gereği hem de kendime yarattığım ufak kaçmaklar dolayısı ile yollada olduğumu tahmin ediyorsunuzdur.

Geçtiğimiz bayramda da hem ruhumu hem de bedenimi dinlendirmek için kendimi Datça’ya attım. 

Datça’ya ilk gidişimdi ve burası hakında hiç bir araştırma yapmadan valizimi topladığım gibi kendimi orada buldum.

Datça, henüz yakınındaki Marmaris ve Bodrum kadar popüler olmaması tam da istediğimdi ve sanırım benim en çok da bu hoşuma gitti.

Sakin koyları, masmavi, tertemiz denizi, keşfedilmeyi bekleyen köyleri, özünden birşey kaybetmemiş iyi niyetli misafirperver halkıyla, bademi ve zeytiniyle beni benden aldı… 

Datça’da Kızlan köyünde bir çiftlik evinde ağırlandım. 

Bu yüzden Köyün içinde olmak bayatlayan şehir yaşamından sonra buralar bana çok iyi geldi. 

Hepimizin özlem duyduğu geçmişinde bıraktığı ve arkasına dönüp bakmak istemediği gerçeğidir köyler. 

Ben de köy çocuğum burada doğramasam da Rize’nin bir köyünde dünyaya geldim. Hatta Lise yıllarıma kadar köyde yetiştim, bu yüzden hep çeker beni köyler, ne de olsa köklerim bu topraklara ait. 

Şu an her ne kadar şehre ayak uydurup orada yaşamımı daim ettirsem de bir tarafım hala saf, hala masum ve hala köy çocuğu… 

Çocukluğum ve o masum düşlerim tekrar gözlerimde can buluyor ve ben heyecanlanıyorum.

Uzun zaman sonra çok erken uyuyup çok çok erken uyandım mesela, hiç olmadığım kadar dinç ve sağlıklı hissettim kendimi oralarda.

Tarlalarda yeşil otlar, karışık renkli çiçekler günün ilk ışığı ile selam veriyor size, binbir çeşit meyve ağaçları, sebzeler iştahınızı kabartıyor.

Her yerde türlü türlü kuşlar, hayvanlar, yüreği saf ve temiz insanlar size başka bir dünyanın kapısını aralıyor sanki… 

Sahte gülücükler, sahte dostluklar yok mesela. . . 

Herkes birbirine yardım ediyor, karşı komşu pişi yapıp gönderiyor kahvaltıya mesela… 

Anlatacak başka birşey bulamıyorum ben artık siz düşünün gerisini… 

Datça’da neler yapılır konusu ise bol bol denize girebilirsiniz veya deniz sporlarından hoşlanıyorsanız hepsini burada yapabilirsiniz.

Doğa yürüşü ve doğaya ait ne varsa burada keşfe çıkabilir herşeyiyle doğal bir yaşam sürebilirsiniz.

Benim yazmak istediklerim bu kadar, bir sonraki rota da görüşmek dileğiyle, sevgiyle,

Onur.
















“Lütfen Kum Zambaklarını Koruyalım”




Her yıl eylül ayında bir ay süreyle deniz kenarlarındaki taşlık alanlarda yüzünü gösteren mis kokulu kum zambaklarının bir kısmı ile ilk kez karşılaştım. 

Duyduğum kadarıyla bundan çok yıl öncesine kadar tüm sahilinin neredeyse tamamında bu zambaklar açıyormuş, fakat insanoğlu doğadaki herşeye zarar verdiği için ne yazık ki artık Kum Zambaklarının da nesli tükeniyor. 

Datça Belediyesi bu nadide çiçeği koruma altına aldı ama bilinçlenmek bizlere düşen en büyük görev olduğunun altını çizmek gerekiyor.







 
 
 
  • Instagram - Siyah Çember
  • Facebook - Siyah Çember
  • Heyecan - Siyah Çember
  • TikTok
  • YouTube - Siyah Çember
  • Pinterest - Siyah Çember
  • Spotify - Siyah Çember
  • indir (3)

Tüm Videolar

Tüm Videolar

Tüm Videolar
Video ara...
İtalya’da Venedik Karnavalı -  Venedik Tatili ve  Venedik Karnavalı Hazırlığı ve Muhteşem Parti

İtalya’da Venedik Karnavalı - Venedik Tatili ve Venedik Karnavalı Hazırlığı ve Muhteşem Parti

07:01
Videoyu Oynat
En Güzel Yunan Adalarını Geziyorum! Meis, Rodos, Simi ve Halki ( Chalki ) Adası

En Güzel Yunan Adalarını Geziyorum! Meis, Rodos, Simi ve Halki ( Chalki ) Adası

08:44
Videoyu Oynat
Günü Birlik Yunan Adası Simi ( Symi ) Adası Gezisi. Günlük Rodos - Simi Turu

Günü Birlik Yunan Adası Simi ( Symi ) Adası Gezisi. Günlük Rodos - Simi Turu

05:08
Videoyu Oynat
Roma'ya Seyahat Etmeden Önce Bu Videoyu İzle, Roma’da Gezilecek Gezilecek Yerler.

Roma'ya Seyahat Etmeden Önce Bu Videoyu İzle, Roma’da Gezilecek Gezilecek Yerler.

05:33
Videoyu Oynat

© 2024 by Onurollstyle.co. 

bottom of page