Bir patatesin hikayesini nasıl anlatırsın deselerdi, inanın ki buna güler geçerdim belkide..
Geçtiğimiz hafta Nevşehir’de yaşadığım deneyim sonucunda, patateslerinde hikayesi olduğunu kabullendim sonrasında ise bir patatesin ne kadar değerli olduğunu da…
Evet başta hikaye diye adlandırmış olduğum yazı aslında hayatın tam içinden ve hepimizin bildiği %100 gerçek, lezzetli ve sırlarıyla dolu Mc Donald’s patatesleri!
Her defasında kendi evimde aynı lezzeti yakalamak uğruna uğraşmış olduğum ama bir türlü aynısını yapamadığım o patateslerin sırrını sonunda çözmüş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Bu sırrı çözmek için ilk olarak İstanbul’dan Nevşehir’e uçuyorum ve burada bulunan bulunan Doğa Tohumculuk’a adım atıyorum. İçeriye öyle elimi kolumu sallayarak giremeyeceğimi öğrenince çok şaşırıyorum önce sonra anlıyorum tabii ki neden giremeyeceğimi…
Her neyse! Önlük, bone ve özellikle ellerim dezenfekte edildikten sonra sırasıyla açılan kapılar ardında gördüğüm ise son derece şoka uğratıyor beni…
Tamamen deneysel tüpler içerisinde ufacık, minik henüz yeni yeni kök salmış filizler ilk gördüğüm, ardından açılan başka bir odada birini görüyorum! Büyük bir dikkat ve titizlikle bu tüplerdeki filizleri bölüp kavanoz içerisine özenle yerleştirirken…
Öğreniyorum tabii ki bu olup biteni…
İlk başta görmüş olduğum tüp 6 yıl sonunda tam tamına 500 ton patates olacağını! İçeride gördüğüm tüm bu şaşırtıcı olanlar bir tüp bebeğin nasıl dünyaya geldiği ile aynı diyeceğim ama tabii ki değildi sadece ben benzettim ama biliyordum ki garip ama gerçek olan bir patates tohumun çoğaltılmasıydı tam olarak.
Yaşadığım şokun etkisinden henüz çıkamamışken başka bir bina içerisine giriyorum. Burada köklenmiş ve dikime hazır hale gelmiş filizlerin dikili olduğunu görüyorum.
Bu filizler canlı, hastalıksız ve son derece sağlıklı olup olamadıkları denetleniyor her defasında..
Öğreniyorum ki bir adet hastalıklı filiz diğer filizleri hasta edebilirmiş.. İşte bu yüzden alınıyor bu kadar önlem.
Altı üstü bir patates filizi diye gördüğüm şeyin aslında ne kadar özenle yetiştirilip milyonlarca çoğaltındığına şahit oluyorum burada! Ve özellikle onun herhangi bir patates olmadığını da …
Gezimizi önce tarlalardan gelen patateslerin depolandığı ve tırlara yüklendiği alanları gezerek ve sonrasında ise ham bir patatesin nasıl Mc Donald’s patatesi olduğuna şahit olamak için fabrikaya yönlendiriliyoruz.
Patates depoları Nevşehire özgü olan taş depolar içerinde yer alıyor burada patatesler 6-7 ay hiç bir özelliğini bozmadan kalabiliyormuş fabrikada ise bir patatesin saatler sonra nasıl Mc Donald’s patatesi olduğuna şahit olurken şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Fabrikada her şey sırasıyla işliyor. Tüm makine ve insan gücü belirli bir ahenkle çalışırken son olarak paketlenmeye hazır “sırrı kalitesinde” gizli olan o mükemmel Mc Donald’s patatesi olarak masamıza geliyor.
İşte benim bir patatese olan aşkım burada son buluyor.
Son olarak tam da yöresinde kendi memleketinde üretilen o tazecik ve lezzetli patates cipslerini yerken sonlanıyor!
İşte benim yaşadığım en güzel bir aşk hikayesi de böyle sonlanıyor.