Herkese selam olsun.
Yıl boyunca yeni yerler keşfetme isteğiyle yanıp tutuştuğumu bilmeyen yoktur sanırsam?
Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı olsun, uzun yada kısa kaçamak tatiller bile her insanı rahatlatıyor.
Benim de hem işim gereği hem de kendime yarattığım ufak kaçmaklar dolayısı ile yollada olduğumu tahmin ediyorsunuzdur.
Geçtiğimiz bayramda da hem ruhumu hem de bedenimi dinlendirmek için kendimi Datça’ya attım.
Datça’ya ilk gidişimdi ve burası hakında hiç bir araştırma yapmadan valizimi topladığım gibi kendimi orada buldum.
Datça, henüz yakınındaki Marmaris ve Bodrum kadar popüler olmaması tam da istediğimdi ve sanırım benim en çok da bu hoşuma gitti.
Sakin koyları, masmavi, tertemiz denizi, keşfedilmeyi bekleyen köyleri, özünden birşey kaybetmemiş iyi niyetli misafirperver halkıyla, bademi ve zeytiniyle beni benden aldı…
Datça’da Kızlan köyünde bir çiftlik evinde ağırlandım.
Bu yüzden Köyün içinde olmak bayatlayan şehir yaşamından sonra buralar bana çok iyi geldi.
Hepimizin özlem duyduğu geçmişinde bıraktığı ve arkasına dönüp bakmak istemediği gerçeğidir köyler.
Ben de köy çocuğum burada doğramasam da Rize’nin bir köyünde dünyaya geldim. Hatta Lise yıllarıma kadar köyde yetiştim, bu yüzden hep çeker beni köyler, ne de olsa köklerim bu topraklara ait.
Şu an her ne kadar şehre ayak uydurup orada yaşamımı daim ettirsem de bir tarafım hala saf, hala masum ve hala köy çocuğu…
Çocukluğum ve o masum düşlerim tekrar gözlerimde can buluyor ve ben heyecanlanıyorum.
Uzun zaman sonra çok erken uyuyup çok çok erken uyandım mesela, hiç olmadığım kadar dinç ve sağlıklı hissettim kendimi oralarda.
Tarlalarda yeşil otlar, karışık renkli çiçekler günün ilk ışığı ile selam veriyor size, binbir çeşit meyve ağaçları, sebzeler iştahınızı kabartıyor.
Her yerde türlü türlü kuşlar, hayvanlar, yüreği saf ve temiz insanlar size başka bir dünyanın kapısını aralıyor sanki…
Sahte gülücükler, sahte dostluklar yok mesela. . .
Herkes birbirine yardım ediyor, karşı komşu pişi yapıp gönderiyor kahvaltıya mesela…
Anlatacak başka birşey bulamıyorum ben artık siz düşünün gerisini…
Datça’da neler yapılır konusu ise bol bol denize girebilirsiniz veya deniz sporlarından hoşlanıyorsanız hepsini burada yapabilirsiniz.
Doğa yürüşü ve doğaya ait ne varsa burada keşfe çıkabilir herşeyiyle doğal bir yaşam sürebilirsiniz.
Benim yazmak istediklerim bu kadar, bir sonraki rota da görüşmek dileğiyle, sevgiyle,
Onur.
“Lütfen Kum Zambaklarını Koruyalım”
Her yıl eylül ayında bir ay süreyle deniz kenarlarındaki taşlık alanlarda yüzünü gösteren mis kokulu kum zambaklarının bir kısmı ile ilk kez karşılaştım.
Duyduğum kadarıyla bundan çok yıl öncesine kadar tüm sahilinin neredeyse tamamında bu zambaklar açıyormuş, fakat insanoğlu doğadaki herşeye zarar verdiği için ne yazık ki artık Kum Zambaklarının da nesli tükeniyor.
Datça Belediyesi bu nadide çiçeği koruma altına aldı ama bilinçlenmek bizlere düşen en büyük görev olduğunun altını çizmek gerekiyor.